Kayıtlar

2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mum Metaforu

Hayatın içinde bir yerlerde, boşlukların asla doldurulmamış köşelerinde asılı kalmış mumlar gibiyiz hepimiz. Kimimiz kendi kendini söndürmek için dörtnala eriyor, kimimiz ötekinden güç alıyor. Kimimiz ise kendi kendini öldürürken doğuruyor… On binlerce mum… Hepsi bir boşluğun el değmemiş on binlerce köşesinden birinde öylece duruyor… O boşluğun bize sunduğu alan içinde ne ileri gidebiliyoruz ne de geri. Topluca, bizi içine çeken bir okyanusa doğru hissedemeden sürükleniyoruz. Hissetmeye çalışanlarımızı daha çabuk örseliyor gönülsüz çıkılan bu yolculuk. Nitekim öylesine hareketsiz bir sürüklenme ki bu, söndükten sonraki son cılız umudumuz dahi salınarak yükselemiyor, olduğu yerde dağılıveriyor. Sağa ya da sola kıvrılamıyor. Ötekinin dumanına karışamıyor. Birkaç saniye almıyor izinin silinmesi. Birkaç saniye almıyor hatırlanmaması… Okyanusun içindeki dünyayı bilmeden yol alıyoruz. Kimsenin itirazı yok gittiğimiz yöne. Kimsenin çırpınacak gücü, kıvılcımını dağıtacak mecali yok. Büyük bi

Kara Delik Göçü

Hayatımda hiçbir şeyin ortasının olmadığını fark ediyorum. Bir şeyler ya hep oluyor ya da hiç olmuyor. Bir şeyleri ya hep çok fazla hissediyorum ya da hiç hissetmiyorum. Bazen dağları devirmem gereken şeylere gözümün ucuyla bile bakmaya meyletmezken, dikkat bile etmemem gereken şeyleri devirdiğim dağlara dönüştürüyorum... Değişiyor muyum yoksa olduğum yerde mi sayıyorum, bilmiyorum. Hoş değişmenin mi yoksa olduğum yerde saymanın mı daha iyi bir şey olduğunu da çözebilmiş değil henüz ruhum. Bunu da ara sıra diğer her şeyi düşündüğüm gibi derin ve yaşamanın hakkını verecek kadar usulca düşünüyorum. Sonra ben bu şekilde bir başıma ara sıralarımı çoğalttıkça, kişilerin ne kadar az düşündüklerini ve hatta az düşünmeyi ne denli sevdiklerini bir dehşet kuyusundaymışçasına aniden fark ediyorum. Bu fark ediş bana kişilerin kendi varoluşlarıyla ilgilerini kendi elleriyle, büyük bir emekle ve inanamayacağınız kadar büyük bir hırsla gün geçtikçe koparışının haritasını çiziyor âdeta. Meselin en kö

Bilmediğim Şeylerin Hikâyesi

Ucundan bucağından dokunmaya ve tutunmaya çalışıyorum adına hayat dediğimiz bu karmaşaya. Kendimi diğer seslerin arasına doğru itiyorum. Büyük bir özveri ve aynı zamanda durgunlukla. Fakat bu durgunluk asla dinginliğe yanaşmıyor, daima içimde şaibe dolu çalkantılar ile gösteriyor kendini. Alışmak için peşinden koştuğum bir rutine doğru, hızlanarak sürükleniyorlar. Yakamı mı tutuyorlar elleri ile yapışır gibi, paçamı mı tutuyorlar engel olmaya meylederek yoksa ellerimi avuçlarının arasına mı sıkıştırıyorlar hızlandırmak için, anlayamıyorum. Kendileri gibi eylemleri de aynı kuşkunun, bilinmezliğin ve hatta belki yetinmezliğin birer parçası. Bu döngünün içindeyken, ilerlemeye çalıştığım bir diğer döngünün daha göz hapsinde yuvarlanıyorum durmadan. Soluklandığım duraklar, önümden geçen minibüsler, varmayı hesap ettiğim fakat bir türlü yolumun sonunu denk düşüremediğim şehirler... Hepsi birer bekleme noktası. Hepsi çok daha çalkantılı günlere doğru beni götürmek için hazırda bekleyen, su gö