Kayıtlar

Şubat, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Herkesleşmek

Çoğumuz asil doğarız. Hatta inanması zor olsa da hepimiz aslında. Fakat bunu farkedenimiz çok azdır. Nedendir bilir miyiz ? Sadece susup izlemeyi denersek peki sonuç değişir mi ? Yada bu karmaşanın içindeki boşlukta, bu kalabalığın içinde, var ile yok arasında, devasa büyüklükte devam ettirdiğimiz eylemin adını koyarsak birileri fark eder mi ? Yokluğun devreye girdiği noktadayız. Yokluk... Maddiyat eksikliği değildir. Sırf birileri farketsin diye birşeyler yapmanın, bu derece zavallı olmanın adıdır. Bunu idrak edenlere de asil diyorum. Böyle bir anlık, karın boşluğunda geçiçi olarak hissedilen korktuğumuzda ve heyecanlandığımızda atağa geçen o ağrıyı, yokluğu maddiyat eksikliği sananlara benzetebilirim. Gelip geçici. Geçmez sanılan, ne hissettirdiği belli olmayan,  tekrar nüksedebilen. Bu insanlar asillikten yoksundurlar. Hepimiz asilizdir dememiştim. Asil doğarız demiştim. İğrençleşmek insanoğluna mahsustur sonuç olarak.. Doğduktan sonra ise bunu farketmek bizim elimizdedir.

Hafızamdaki Portreniz

Beni anlamamakla, küçümsemekle suçlayan insanlar girmeye başladı hayatıma. Anlamamak ve küçümsemek ile suçlayan basit, güçsüz, önyargılarına saplanmış aciz insanlar... Şöyle uzunca bir gecede, sessizliğine esir düştüğüm bir gecede hayal ediyorum... Tüm yıkılmışlıklarımı, parçalanmışlıklarımı... Fütursuzca bağırıyorum.. Kaç yıl harcadın toparlamak için kendini ? İçinden kopan parçaları anlatamadığın için kaç ayını verdin o dört duvar arasına sığınmanın bizzat kendisiyle beraber getirmiş olduğu mecburi çaresizliğe ? Kaç gece yaptığın hatalardan, canının sökülüşünden uyuyamadın ? Kaç defa hayalinin inşâsına başlamışken  sırılsıklam olmuş yastığınla ses çıkmaması için ağzını kapatırken buldun kendini ? Hiç tahmin etmeyeceğin, bir ihtimal gülüyor olabileceğin bir ortamda aniden kaç defa diktin gözlerini O'nun seni izlediği gökyüzüne ? Kaç defa diktin başını da sıktın düşlerini ? Tırnakların avuçlarını parçalayana dek sıkıştırdın ellerini ?! Kaç defa titredi parçalanmış ellerin bitm

Kâinat Uyurken

Kendimi durduramamak yakıyor canımı şu sıralar. Bir müzik ve bir kitap eşlik etse diyorum tüm hayatıma. Titreyen ellerim artık sadece kitap için uzansa. Ortadan kaldırdığım yalanlar raflarına bir yenisi daha eklenmeden uzasa ömrüm. Uzunca bir masal bırakayım istiyorum bu geceden sonrakilere... Belkide bir kış gecesi üzerimde kalınca bir montla parmaklarıma kadar çektiğim hırkam, gözlerimin dolmuşluğunda gizlediğim geçmişim, ve tüm dünyayı ısıtacağını umud ettiğim bir fincan. Etraf huzur koksa. Ben o kokuyu alamasam. Yine bir hüzün çökse geceme. Ben yine yâd etsem bıraktıklarımı... yanlışlarımı devirsem tek tek. Yıksam tabularımı. Karşılayabilsem gelecek olan baharı. Bir dal mutluluk rica etsem insanlardan... çok göreceklerini bilerekten. Bana o kadar küçük bir mutluluk versin ki biri. Kimse ona göz koymaya tenezzül etmesin. Ne kadar da ihtiyaç duyarım şu sıralar  bir avuç mutluluğa. Bir dağ evinde olsam. Yada uçurumun kenarına inşa edilmiş, en ufak bir rüzgarda içindekini de alıp