Hafızamdaki Portreniz


Beni anlamamakla, küçümsemekle suçlayan insanlar girmeye başladı hayatıma. Anlamamak ve küçümsemek ile suçlayan basit, güçsüz, önyargılarına saplanmış aciz insanlar...

Şöyle uzunca bir gecede, sessizliğine esir düştüğüm bir gecede hayal ediyorum... Tüm yıkılmışlıklarımı, parçalanmışlıklarımı...

Fütursuzca bağırıyorum.. Kaç yıl harcadın toparlamak için kendini ? İçinden kopan parçaları anlatamadığın için kaç ayını verdin o dört duvar arasına sığınmanın bizzat kendisiyle beraber getirmiş olduğu mecburi çaresizliğe ? Kaç gece yaptığın hatalardan, canının sökülüşünden uyuyamadın ? Kaç defa hayalinin inşâsına başlamışken  sırılsıklam olmuş yastığınla ses çıkmaması için ağzını kapatırken buldun kendini ? Hiç tahmin etmeyeceğin, bir ihtimal gülüyor olabileceğin bir ortamda aniden kaç defa diktin gözlerini O'nun seni izlediği gökyüzüne ? Kaç defa diktin başını da sıktın düşlerini ? Tırnakların avuçlarını parçalayana dek sıkıştırdın ellerini ?! Kaç defa titredi parçalanmış ellerin bitmiş, bitirilmiş hayatlar için ?  Söylesene, kaç defa cesaret edebildin gözlerinin kızarıklığı, gözkapaklarının en ince damarına kadar belirginleşmiş şişmişliği ve göz altlarının morarmışlığıyla odandan çıkmaya ?  İnsanlardan ne kadar tiksindin ? Ne yaşadın da şuçlamaya hak buluyorsun kendinde ? Kaç defa dizlerin, başını dayayacak bir omuz oldu ? Aslında, sen kaç defa gecenin getirdiklerine aşık oldun ? Kayboluşlarda aradın mı kendini ? Kaybetmeye hazırladın mı kendini hiç ?  Geceler boyu öylece dikili kalıp, karanlıkta yüzünün zifiri yansımasını izledin mi ?

 Bu duyguyu tatmadan ölmemelisin. Bu çaresizliğe düşmeden.

Titreyen vücudunla dimdik durabildin mi sen ? Tüm bunlara harcamak için kaç yılını değerli gördün ?

Hepiniz o kadar ironik geliyorsunuz ki... bu denli kuvvetli bir hazine-i hakikati kazanamamış insanlar olarak, üstünlüğümle küçümsediğimi îma eden aklını standart bir ömre adamış zayıf vücutlar olarak, yargılıyorsunuz beni. Devam edin. Size birgün böylesine güçlü sesleneceğim. Size böyle seslendiğimi böylece beyan edeceğim aklımdakileri. Hepiniz için çizdiğim portrelerinizi yakacağım gözleriniz önünde bir bir ! Gözlerinizden yansımalarını izleyeceğim o ateşin. Kül oluşunuza az bir zaman kala verdiğiniz tepkiler ile yeni yeni portreler biriktireceğim hafızamda. Renksiz kelimelerimin içinde kayboluşunuza ithafen dimdik durup selam vereceğim karşıma gelenlere ! Hepiniz teker teker erirken kibrinizde ben bağıracağım. Siz boğulurken çığlık çığlığa, ben haykıracağım boşluğa. HOŞGELDİN KARANLIK ! hoşgeldin, bana geceyi sığınak kılan ! Sizi o bilmişliğinizle yerin diplerine uğurlayacağım sonra...

O zaman anlayacaksınız...
Tüm bunlardan sonra, sizde birgün başkası adına karanlığı selamladığınızda, işte o zaman kapılarımı size aralayacağım...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dokuzun Öyküsü

Salt Bilmek Anatomisi

Şâd