Herkesleşmek

Çoğumuz asil doğarız. Hatta inanması zor olsa da hepimiz aslında. Fakat bunu farkedenimiz çok azdır. Nedendir bilir miyiz ? Sadece susup izlemeyi denersek peki sonuç değişir mi ? Yada bu karmaşanın içindeki boşlukta,
bu kalabalığın içinde, var ile yok arasında, devasa büyüklükte devam ettirdiğimiz eylemin adını koyarsak birileri fark eder mi ?

Yokluğun devreye girdiği noktadayız.

Yokluk... Maddiyat eksikliği değildir.

Sırf birileri farketsin diye birşeyler yapmanın, bu derece zavallı olmanın adıdır. Bunu idrak edenlere de asil diyorum. Böyle bir anlık, karın boşluğunda geçiçi olarak hissedilen korktuğumuzda ve heyecanlandığımızda atağa geçen o ağrıyı, yokluğu maddiyat eksikliği sananlara benzetebilirim. Gelip geçici.


Geçmez sanılan, ne hissettirdiği belli olmayan,  tekrar nüksedebilen. Bu insanlar asillikten yoksundurlar. Hepimiz asilizdir dememiştim. Asil doğarız demiştim. İğrençleşmek insanoğluna mahsustur sonuç olarak.. Doğduktan sonra ise bunu farketmek bizim elimizdedir. Bir çıkış yolu bulmak. Herkesleşmekten kaçmak. Herşeyi karıştırmak ve elde etmek için değil hayat için hayata birşeyler katmak.. bir çıkış yolu aramak. Kimse farketmesin diye korkularından gizlenerek yaşamak. Sembollerden anlam çıkarmak işimize yarayacak şeylerdir.

Farkedemeyenler, sırf kendileri için birşeyler yapmak isteyenler öyle bir ah eder ki ucu en zararsızına dokunur. Girdiği yoldan dönen de olur. İnsanın en büyük savaşı kendisiyledir derler.

Kim üzülecek peki ?
Hayatımızın, gidişatımızın notalarını kim belirleyebilir bizden başka ? Kendimiz ile birlikte hayat için. Kim çaba harcayabilir ? Kendimize bizden başka kim iyi veyahut kötü için ısrar edebilir ?  Tetiklenecek olan kararları bizden başka kim etkileyebilir ? Tüm bunlara yorgun bir beden nasıl ayak uyduruyor bileniniz var mı ? Peki ya hepsi bir boşluk uğrunaysa ? Cesede kurşun sıkmak gibi saçma olur. Herşeyini makinelerine, kumaşlarına, ellerine ve gözlerine adamış bir terzi gibi tek amacımız geçinmek ve maddiyattan doğan hırs olsaydı insanlığa ne verebileceğiz biz ? Bize verilen herşeye karşı...
Bir de bu kadar basite indirgemeyenlerimiz vardır. Herşeye titizlikle yaklaşan. Uyanmak isteyen. Fakat tüm hırslarına rağmen aynada kendisiyle yüzleşemeyen.. objeleşmekle sınırlı kalan. Güvenmeye alışkın olmayan. Ve en üzücüsü, iyileşmek isteyen biri.. bu soruları sordum. Çünkü cevabını bilen ve iyileşmek isteyen kimse bulamadım. İyileşmenin ağırlığını taşıyamayacak gibi bakıyor herkesin gözleri.

Herkesleşmek... işte bu. Kimseden farklı bakamamak dünyaya. Ah! Ne kadar ürkütücü... Bilincinde değilsiniz ama hepsinin ucu aynada yüzleşmeye korktuğunuz şeye çarpıyor. Ve çok büyük bir gürültüyle parçalanıyor. Hayallerinize bunu yapmayın. Uyumak bizim elimizde olan birşeydir.  Uyanmaksa bize bahşedilen müthiş bir fırsat.

Öyleyse asil doğduğumuzun farkına varıp yokluk yolunda sürünmemeliyiz. Bizi anlayacak olanlar, bunu zaten herkesten önce farkedenlerdir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dokuzun Öyküsü

Salt Bilmek Anatomisi

Şâd