Menekşe Kokusuna 15 Kala
Kafamın içinde muazzam büyüklüklerde depremler oluyor, uyuyamadığım geceler. Sabahına kurumuş gözyaşları ile uyandığım geceler. Gözlerimin zaman zaman ağırlaşıp kapandığını hissediyorum. Kafam artık hiçbir şey almıyor. Kafamın almadığı kadar vücudum da taşıyamıyor ve yoruluyorum. Anlattıkça bıkan suratlar görüyorum. İçime ata ata çürüyen ciğerlerim. Bir kalem kırılsa, bin hayat söndü ve tüm limanlar gemisiz kaldı diye dert edinir ağlarım. İnsanlar, ne de boş ağlıyor diye gelip geçerler önümden. Hepsinin yüzünde aynı ifade. Tiksinti... Oysa bu tiksintiyi(!) duyan insanların hepsi aslında ağlamanın, insanı nasıl temizlediğini hiçbir zaman bilemeyecek olan mahluklar ! Bu ifadeyi her insanda gördüm, kendini kaybedende de, malını kaybedende de. Oysa ne büyük bir arayıştır insanın kendini, kendi çölü içinde araması. Fakat insanlar sadece bu ifadeyi yüzlerine damgalamakla yaşıyorlar. Ne korkunç bir yaşama şekli ve ne korkunç bir kalabalık... Sırf bu yüzden, insanlara alışmadım...