Bir Salı Gecesi

İçime, çok içime, kimsenin göremediği fırtınalar çiziyorum. Kimsenin hissedemediği fırtınlar besteliyorum. İnsanların hayatında yaprak kımıldamazken.

Ellerimden, ellerimin kayışını, boğazıma yerleşen ve orayı evi belleyen beni de rahat bırakmayan o yumruğu, kördüğümü ya da adına ne derseniz...
Onu bu gece serbest bırakıyorum. Sonsuzluğun kollarına.

Ve senin.
Elinden alınmış ellerinin anısına. Gözünden düşmeye cesaretsiz gözyaşının ve etrafın doluyken hissettiğin o boşluğun anısına.

Ben bu gece ölüyorum.
Bir gece daha yok.

Tüm yaşanmamışlıklara, gülünmemişliklere, ağlanmamışlara, uğurlanamayan ve uzadıkça uzayan kayboluşlara...
Cesaret edilmemişliklerimize ve pişmanlıklarımıza. Aradığımız o sıcaklığa.

Ben bu gece ölüyorum.
Bir dolunay, bir yağmur ve ben...
Ben bu gece gidiyorum.

Bir pişmanlık daha yok...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dokuzun Öyküsü

Salt Bilmek Anatomisi

Şâd