Düşle Yeter
Göğüs kafesinin içinde bambaşka bir dünya var. Her rengin, her tonu özenle yerleştirilmiş. Simsiyah bir boşluk üzerine parça parça ayrıştırılmış. Ve o siyahlık sadece bir fon haline dönüşmüş o renkli bulutların arkasında. O dünya senin dünyan. Sana ait... Mor bulut var bir köşesinde. İçerisinde bir ağaç. Dalları oldukça kalın bir dut ağacı. O ağacın bitişiğine kurulmuş bir salıncak. Salıncağın üzerinde senin hüznüne gölgelik yapacak beyazlık. Bir de hemen yanında oradan oraya koşmaya ve eğlenmeye gömülmüş, gülen gözleriyle devasa sıcaklıklara sahip olan, yorulunca da büyük bir hevesle yanında uzanıp soluklanan bir çocuk. İzliyoruz bir müddet. Fakat elimizde olmadan sanki bize burada bu kadarcık süre ayrılmışçasına hemen solunda, sanki ona yapışıkmış gibi bizi bekleyen ikinci bir buluta geçiyoruz. Mesafe çok uzun değil, yorulmuyoruz. Bulut sarı. İçeriye, bir kapının açılmasıyla tüm sessizliği yerle bir eden konuklar gibi girdiğimizi hissediyoruz. Aynı anda ikimiz de. Od...