Tını

Binbir zahmetle çekip çıkardılar bizi o karanlık ve köhne yerlerden. Çeşit çeşit sızıyla katlandılar griliklerimize. Şimdi adım adım aynı sona sürüklenişimizi izlemekten başka birşey yapamıyoruz. Öylece, kendi yok oluşumuzu büyükçe sessizliklere gömüle gömüle izliyoruz. Kimse 'acaba?' Diye düşünmenin dışına çıkamıyor. Ve yine kimse, içimizde geceler boyu biriktirilen keşkeleri duymuyor. Milim milim yaklaşıyoruz gülümseyeceğimizi düşündüğümüz günlere bu karanlık içerisinden...

Bir salıncağa ilişiyorum usulca. Yeşil bir örtüyle kaplanmış. Gece yoğun, yıldızlar herzamankinden çok daha parlak ve yakın görünüyor.

Gözlerimi asıyorum gökyüzüne. İçinde tedirginlik barındıran tüm bakışlarımı. Titreyen ellerimle usul usul yıldızların arasına bırakıyorum. Sonra uzanıyorum yeşil örtü giydirilmiş salıncakta. Üzerime yağıyor bakışlarım. Kendime gelmek için gökyüzünden geçiyorum. Başka bir yol bulamıyorum beni hafifletecek. Başka bir çıkıştan yayılıp da gelen temiz havayı hissedemiyorum...

Biraz zaman geçiyor, karanlığa karışıyor ses tonum benliğimle beraber. Konuşuyorum gökyüzümde hakimiyetini ilan etmiş tek buluta, tek kırgınlığımın tınılarını iletiyorum hıçkırıklarımla süsleyerek. Benimle beraber ağlıyor. Gökyüzünden üzerime, kendime gelmek için geçtiğim yoldan ince ince damlalar yağıyor. Önce yüzüm nemleniyor, yüzümü silmek için ellerimi kaldırdığımdaysa tamamen ıslanıyorum.

Çok geçmeden bir bardağın kırılış sesi geliyor bambaşka bir dünyadan. Parçaları, benim bir türlü toplarlanmayan yanlarım gibi tane tane etrafa dağılıyor. İçim gibi...

İçim dağınık. Gökyüzünden süzülen damlalarla topluyorum bir bir. Zaman biraz daha hızlı akıyor gibi ben şuracıkta uyuşukluğun büyüsüne kapılmış sallanırken. Bana eşlik eden mavilik daha çabuk geçiyor gibi yanımdan. Sanki izledikçe uzaktan uzağa, her şey bir kat farkla katlanılası bir hale giriyor. Sanki, ertelediğim her şeyin vakti daha bir farklı yaklaşıyor bana. Yetişmeye çalışıyorum hayallerime, umutlarıma, hepsine yetecek gücü tek tınıda buluyorum.

Bulutun şuncacık yangından kavrulmuş sesi, meydan okuyor bahara...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dokuzun Öyküsü

Salt Bilmek Anatomisi

Şâd